Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
Kelime: Manası olan en küçük söz veya cümlenin yapısını teşkil eden unsurlardan birisidir. Kelime; isim, fiil ve harf olmak üzere dilbilgisinde üç kısma ayrılmıştır. "Bir tek söze" kelime denir. Anlamlı ses. Ses birliği. Söz. Sözcük.
Cümle: Tam manayı ifade eden, kaideye uygun sözdür. Hep. Bütün. Tam.
Kelime; İsimdir. Fiildir. Harftir. Cümle içinde bazen somut, bazen soyut bir varlıktır. İletişim kurmada vazgeçilmez bir tek sözdür. Nesne veya düşüncelerin soyut ve genel tasarımı da kelimelerle yapılır.
Kavram kargaşası da ancak kelimelerle olur.
Kelimeler yazıldığı gibi masum durmaz cümle içinde. Hele dilden döküldüğünde kelimler bazen şeker, bazen ilaç, bazen zehir gibidir. Bazen iğneler mi? İğneler karşıdakini. ‘’iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır’’ özdeyişinde, iğnede çuvaldızda kelimenin kendisidir.
İletişim kuracaksanız vazgeçilmezlerdendir kelimler. Bu nedenle, birey önce kelimelerle iletişim kurar. Kelimelerle iletişim zayıf veya sığ ise ‘‘ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?’’ noktasına kadar gelir iş. Cümle kurulmuş, kelimler dilden dökülmüştür. Lisan aynıdır. Dilden dökülen kelimler beyinle de irtibatlıdır. Birey-bireyi anlayamaz çoğu zaman. İpler gerilir. Açıklar, açar sözlerini. Anlam da veremez neden anlaşılmadığını. Sinir katsayısı biraz daha arttığında ‘’Türkçe konuştuğunu da’’ söyler muhatabına. Çekişmeye varırsa sohbet. Cümledeki kelimeler dahi cımbızla çekilir. Kelimeler üzerinde başlar muhabbet. Netice anlaşılır anlaşılmasına. Düzeyli ise tartışma sorun yok. Yok, düzey sıfırın altında ise kaba kuvvette kullanılmıştır.
Kelimelerle iletişim; kelimeye yüklenen anlamdır. Anlam; kelimeye değer yükler, bu kavramsal bir değerdir, onu şekle şemaile sokar, biçim verir, nesne, duygu ya da düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı, fotoğrafını ortaya çıkarır.
Kelimeye yüklenen sığ anlam sorunludur, boş tenekeye benzer. Biçimsiz ve şekilsizdir, fotoğraf fulüdür.
Kelimelerle en sağlıklı iletişim; Bireyin, kendi kültürel köklerine bağlı litaratürle kelimelerle buluşarak anlamlandırması ile olur. Oku! Emrine uyarak anlam derinlik kazanır. Bu minval üzere birey-birey iletişimi de sağlıklı olur. Lisan farklı olsa da tercüman aracılık eder ve anlaşır. Dolayısı ile Birey-birey, birey-toplum iletişimi de kelimelerle kurulan doğru iletişime bağlıdır. Aksi takdirde iletişim kurmada kelimler yetersiz kalabilir. Zira yazılan veya ifade edilen karşıdakinin kelimeye yüklediği mana kadardır.
Zaman zaman vuku bulan iletişim bozukluğunda; meselenin ana kaynağı olan kurulan cümlede anlamayı zorlaştıran kelimenin köklerine de inilir. Kelimelerin kökleri, kelimenin doğduğu toplumun kültür ve medeniyeti ile doğrudan ilintilidir. Metni anlamak veya mesajı doğru anlamak adına kelimelerin kültürel derinliği ile de hasbıhal edilir. Lakin kendi kültür köklerinden kopmuş bir bireyin, kelimelerin köklerine inmesi hemen hemen imkânsızdır. Kelimelerle hasbihali, yeni kültür çevresinin, kelimeye verdiği mana kadardır. Bu egzotik anlamlandırma da kendi içinde de birçok farklılık barındırır. Katolik, Protestan, Ortodoks, Yahudi, çifte kavrulmuş kripto dönme veya mistik doğu, bunlardan başlıca sayılabilecek olanlardır. Felsefi derinliği olan kelimelerin anlamlandırılmasında, zahiri-batini yorum da işin içine girer ki, bu durumda konuyu uzmanına bırakmak en doğrusudur.
Literatür farklılığı, kültürel farklılaşmayı da beraberinde getirmiş ise birey-birey, birey-toplum iletişim bozukluğunda geri dönüşü olmayan bir sürece girilmiştir. Literatür farklılığı eğitim dili ile de beslenirse bu farklılık kültürel kopmaya evrilmiştir. Kültürel kopuş, iletişim bozukluğunun son raddesidir. Kelimelere yüklenen anlam değişmiş. Bazı kelimelere sığ bir mana yüklenmiştir. Bazı kelimelerin ise anlamı kalmamıştır. Kelimeye verilen egzotik mana bireyi de içinde bulunduğu topluma yabancılaştırmıştır. Bu gün Türk Milleti içinde yuvalanan Boğaziçi çevresinin yaşadığı bu tür iletişim bozukluğuna verilebilecek örnektir. Bakış açısı, değer yargıları değişmiş, eğitim aldığı dilin kompleksine girmiş, egzotik bir varlığa dönüşmüştür. Bu tip egzotiklerle iletişim ancak anladıkları dilde! Olacaktır. Ne yazık egzotikler; etkilendiği kültürün arka bahçesidir.
Yukarıdaki açıklamalardan sonra şunu söyleyebiliriz. Kelimeye yüklenen farklı anlam; kültürel farklılaşmayı veya kültürel kopmayı ifade eder. Kültürel kopmayı egzotik olarak tanımlamaya çalıştık. Kurumsal değişimler, başka kültür çevreleri ile etkileşim, popüler kültürün istilacı yayılmacılığı da bireyin kelimelerle iletişimini zayıflatır. Kelimelerle sorunlu iletişim, birey-birey iletişim bozukluğunu da ortaya çıkartır. Kültürel farklılaşma diye de tanımlanacak bu durum; dilin anlatım gücünü zengin kılan unsurlardan en önemlisi olan kelimelerin, her birinin ne anlama geldiğinin bilinmesi ile bir nebze durdurulabilecek. En azından iletişimde çatışma asgariye indirilebilecektir.
Bu kültürel farklılaşmaya verilebilecek en bariz örnek kuşak farklılığı diye tanımlanan, dede ve torunun kullandığı kelimeler ve kelimelere yüklediği anlamlarda görebiliriz; yüz yıl önceki bir meselenin, günümüzde kullanılan kelimeler ve kelimelere yüklenen anlam çerçevesinde izahı sorunludur. Hep söylene gelen; Avrupalı veya Rus yüz yıl önceki yazılan eserlerini okuduğunda anlayabilir. Biz elli yıl önceki yazılan eserleri anlamadığımız olur neden? Derin bir mevzu sorgulanması gerekir. Daha doğrusu tamir edilmesi, tedbir almayı gerektiren bir durum tespitidir. ‘’Mecburiyet zorun mesele sorun. Sorun! Neden anlamıyor dedenin halinden torun. Ahlak yok diyor, etik davranışlar sergilerken torun, iffet namus izzet şeref haysiyet yok diyor. Oysa erdemlimi erdemli bir torun’’ sözleri ne acıdır dilden dile tekerleme gibi dolaşır.
Doğru iletişim elbet toplumlar için önemlidir. Bu nedenle iletişim kopukluğuna veya iletişim çatışmasına sebep olan ne varsa yeniden ele alınması tamir edilmesi önem arz etmektedir. Tarih okumalarından ve bugün yaşadığımız sorunlardan anlıyoruz ki, toplum içinde kültürel kopuş yaşayan egzotiklerden tutun, kültürel farklılaşmaya dayalı birçok iletişim çatışmaları mevcut. Bu nedenle yasama ve yürütme erki el ele verip; tüm bunların müsebbibi eğitim sistemi üzerinde neler yapılabileceği hususunda kafa yorması gerekecek. Görünen değil, ruha dokunan çalışmalardan bahsediyorum.
Doğru iletişimde, cümle kurmak satranç oyunu gibidir, hamlenizi anlar muhatap; cümle içinde ona göre kelimelerini dizer. Oyunda berabere kalmakta vardır, yenişememek; iletişimde birbirini anlayabilmektir. Veya Şah ve Mat; o da karşıdakini ikna edebilmektir. Oku! Emrine uyan bireylerin, aynı anlam yüklediği, içeriği dolu kelimelerle olur tüm bunlar. Siz karşıdakini, karşıdaki sizi anlar. Mümbit topraklarda yetişen gül bahçesinde gezinmek gibi bir şeydir karşıdakini anlayabilmek ve karşıdakinin seni anladığını hissedebilmek.
Bireyle iletişim. Kelimelerle iletişim kurabilmektir. Dileğim bunu başarabilmektir.
Selam ve dua ile
D. Bilal AKKUŞ