Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
"ÇARE!" DEYU BİR LAF-U GÜZAF DOLANIP DURUR AH O DİLLERDE!
Gelenek ve modernlik arasında bocalayıp duran "ana"larımız vardı elbet. Lakin geleneğin izi bile kalmaz oldu artık. İnsanlığımız için ne büyük bahtsızlık!
"-Kızım oku! Oku da yarın elin oğluna muhtaç olma!" diyerek güya "nasihat" etmekteler! Bir taraftan "önce sevgi", "önce saygı" hatta daha da ilerisi "aşk olmazsa olmaz!" diye söylenip dururken hanımlar, öbür taraftan "sevgili müstakbel damad"a "elin oğlu" gibi abuk subuk ve tamamen "ötekileştirip" küçümseyen bir sıfat-sız-landırmayla yaklaşmakta analar!... Esasen daha bilmem kaç yıl öncesinden yani daha evlenmeden önce o gencecik "sevgili kızı"na, istikbalde kocası olacak "o adam!"dan bir çırpıda ayrılabileceğine dair telkinde bulunmuş olunuyor "çok bilmiş analar!" tarafından. "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!" mu diyorlardı ne!... Yine de bizler mutluluklar dileriz kızına da sana da. "Nasihat"lerinle elinde bıraktığın "elin oğlu"ndan olan o babasız kalan torunlarınla!
Peki haksızlar mı "tamamen" bu analar?
Hayır "tamamen" değil!
Ama "usul çok ama çok yanlış"...
Birazcık haklılar, çünkü mevcut "kapitalist ortam" ve hakkında "sadece bu kapitalist sisteme uygun insan yetiştirdiği"ne dair kuvvetli eleştirilerin yapıldığı "dünya eğitim sistemi"nin pek acımasız maharetiyle(şenaatiyle) "ferdiyetciliğin, hazcılığın, konforun/rahat(çılığ)ın, sadece "kendi için var olmak"ın ve yaşamanın, ve fakat artık, amaçsızlığın, anlamsızlığın, dolayısıyla "sorumsuzluğun" o kadar çok yaygınlaştığı bu modern zamanlarda, "kötü örnek kötü evlilikler" de bir o kadar yaygınlaştı ki, yukarıda bahsolunan anaların yaptığı o hatalar bile artık kendilerini "bir oranda haklı" kılabiliyor!
Çare ne?
Çare, sabahın o erken saatlerinde sıcacık yatağından "Allah için!" kalkıp "zevkinden vazgeçebilme"yi ve bu vesileyle "rahatına düşkün olmama"yı öğreten; paylaşmayı ve başkaları için koşuşturmayı övülmüş ibadet anlayışıyla yaptırarak insana "başkaları için fedakarlıkla yaşamanın!" "sırf kendisi için yaşamak"tan çok daha "onurlu, üstün bir meziyet" olduğunu öğreten; çevresindeki insanların yapabilecekleri basit hatalarına bile olur olmaz "isyan etmeyi" değil onlara "sabır"la katlanmayı bir olgunluk alameti olarak öğreten; "varlık nimetinin" ve "çabalara rağmen yoklukun-mahrumluğun" sadece bir imtihan olduğunu, herhalükarda şükür ve hamd ile yaşayabilmenin şu fani dünyada en büyük zenginlik olduğunu öğreten; hayattaki dengesizliklerin, yara-berelerin ancak paylaşarak-yardımlaşarak giderilebileceğini ve erdemli bir toplum oluşturmanın yolunun da ancak buradan geçtiğini
öğreten; dolayısıyla harika öğretileriyle "müslüman gibi insan!" yetiştiren "yüce islam dinine teslim olmuş evlatlar"ın sayısını artırmak...
Ama her şeyden önce sağlam bir euzu besmeleyle hem de toplum olarak:
"Mü'mince inanmak"a değil sadece; "müslümanca yaşamak"a dair ciddi ciddi niyet etmek!"ten başlamak icab ediyor galiba…
Gerisi laf-ı güzaf!
Semadan, katından selamlar, hayrlar, bereketler yağdır üstümüze tüm garibler, mazlumlar, mağdurlar, gözüyaşlıların duaları hürmetine ey merhametlilerin en merhametlisi!