Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
Şehitlerimizin ruhları şad olsun;
Ağustos bizim için zaferlerle dolu bir zaman dilimi,
Ölümü öldürüp zafere koşacak şuura ulaşan sağlam iman sahibi Atalarımızın bize hatırası ağustos zaferleri;
Savaşın her türlüsü zordur.
Meydan muharebesi, süngü ile hücum göğüs göğse çarpışarak ölümle hayat arası bir kulaç mesafede mücadelenin adıdır; bu mücadeleyi veren canların bize emaneti; Malazgirt zaferi; Gitmemek üzere -geldiğimizin- ve yüzyıl öncesi kurtuluş harbi de, yokluk içinde en zor şartlarda kazanılan zafer; bu topraklara ulu çınar gibi -kök saldiğimizin- nişanesidir.
O yüksek ruh ve imanı; On beş temmuzda yürekten gelen ürperme ve kanda çağıldayan coşkuyu yaşayan veya operasyona "kızıl elma" ya giden yüksek ruhlu Mehmetçikler anlayabilir.
O iman; Şehitlerimizin yaşadığı ve gazilerimizin şahit olduğu ulvi bir ruh haldir.
Bize düşen; bu temiz hatiralara sahip çıkarak, her karışı şehit kanı ile sulanan ve gaziler verdiğimiz, vatan toprağında toprağın altında kefensiz yatanların mücadelesini unutmamak/unutturamamak ve mücadelenin boş yere olmadığını her zaman ve zeminde idrakinde ve yeri geldiğinde tüm saldırılara karşı göğsümüzü siper edeceğimizi dünyaya haykırmak ve bu ruhu her daim yaşatmak ve yeni nesle de aktarmak olmalıdır.
Zaferler sonrası Lale devirlerinde, batı kültürü etkisi veya konforun verdiği rahatlıkla bu heyecan ve idrakin canlı tutulması zayıflayabilir.
Zayıflayan bünyeye saldıran hastalık gibi sinmiş yabancı otlar başını topraktan yavaş yavaş çıkarır. Caddelerini, sokaklarını kaplar, evinin içine kadar girer.
Salyangoz satıcıları şehit kanı ile yıkanan mübarek toprakları çiğnemeye başlar.
Heyecan ve şuurunu kaybetmiş olanlar, başını kuma gömmüş uyku ile uyanıklık arasında, etrafında ne olup bittiği pek umurunda olmaz, sorarsan umurundadır tabii ki, inanmayan boş gözlerle sağa sola bakar.
Vehn mi dese, Vehm mi dese, yoksa eziklik mi tam kestiremediği, içinde hissettiği bir boşluğun verdiği korkuyu yaşar.
Hakaret edilse; duymamayı, duymazlıktan gelmeyi tercih eder.
Salyangoz satıcılarının seyrederken aşağılanmayı, çiğnenmeyi dert edinmez.
İdam sehpasına gönüllü gider bir hal ve idam sehpasında ipi kendi eli ile boynuna geçirecek ve tabureyi kendi tekmeleyecek, idam sehpasının boyu kısa ise dizlerini bükerek kendi ölümünü seyreden bir tavır içerisinde olduğunun da farkında olmaz.
Caddelerde bulunan salyangoz satıcıları, mahalleye dadansa da sokaklarında her gün bir başkası salyangoz satmaya başlasa da esas sakin ortalıkta gezinmez. Sonra en garip olanı da sakinlerden de bir, bir salyangoz alıcıları da ortaya çıkmaya başlar.
Otu çekip köküne bak, katran sakızı kaynatmakla olur mu şeker elbet cinsi, cinsine çeker deyip konuyu kapatır, sonra dönüp der ki bu ot zaten egzotik bir geçmişe sahip, yerli değil. E iyi de en bakir zamanlarda bu egzotik yok iken şimdi neden ortaya çıkmaya başladı pek de dert edinmez;
Onun derdi başka laleleri ile mesgul, konforu yerinde, rahatı da iyidir, derdinin ne olduğunu da bilmez esasında, içinde hissettiği boşluğun verdiği korkuyu yaşar, yürümez kendi mahallesinin sokaklarında, oysa sakinlerin yürümesi için ne barikatlar yıkıldı. Kendisi de çok mücadele verdi bu barikatları yıkmak için, çok çileler çekti,
Suya ulaşan toprak, açılan damar gibi kanlı daha canlı olacağı vakit.
Hakikatten, salyangoz satıcılarının işi ne bu sokaklarda bunu da pek sorgulamaz;
Sanırım kendisi de tam olarak bilmez ne olup bittiğini, yıkılan barikatlar mıydı? hedefine koyduğu, yıkılan barikatlar sonrası için enerji birikimi yok ve yıkılan barikatlar gibi yorgun mu? düştüğünü,
Açılan yolda durmadan yürümek gerekir oysa, yoksa barikattan daha kötü, yabani otlar kaplar caddelerini, sokaklarını. Ve mahalle sakinlerini çiğner salyangoz satıcıları.
Mahalle baskısı denilen de sanırım tam da burada, onca çileye rağmen dün olduğu gibi bugün de yürüyeceksin sokaklarında, yabani otlar çiğnendikçe çıkaramaz olacak başlarını toprakta.
Ve sonra senin için açılan caddelerde de yürüyeceksin.
Yorgun barikatlar gibi kenara çekilip, ununu eleyip eleğini asmak yok. Dün ataların yürüdüğü gibi, bugün sen, yarın çocukların yürüyecek, bu mahallenin sokaklarında. ve ulu çınar gibi kök saldığın, her karışı şehit kanı ile sulanan vatan toprağında olduğunu hiç unutmayacaksın.
Dönüm başında ecel beklese de korkunun ecele faydası yok, bu dünya için seni bekleyen geçim ve ahiretin için, hiç durmadan yürüyeceksin, bu caddelerde ve mahallenin sokaklarında, …
26 Ağustos Malazgirt Zaferimiz
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
Atalarımızın yüksek ruh ve imanı; bu vatan topraklarında neslimizde daim olsun, şehitlerimizin ruhları şad olsun;
Selam ve dua ile