Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 0 | 0 | |
EURO | 0 | 0 | |
Çalışmak, üretken olmak sadece bireysel olarak değil; ailemiz, çevremiz, ülkemiz, dünyamız için çok değerli. Üstelik üretken olmamızla mutlu olmamızın doğrudan bir bağlantısı da var.
Niyetimiz; önce tomurcuk, sonra çiçek, sonra da meyve olmalı. Kendi rahatı dışında hiç bir derdi bulunmayan , İslam’ın ve devletin yücelmesi uğrunda hiç bir gayreti olmayan , Allah ve devlet yolunda fedakarlıktan kaçınan bir kimsenin, Rabbinden lütuf ve rıza beklemesi boşunadır.
Nitekim Üstad Necip Fazıl bu hali şöyle tasvir eder; “Hayatı müsvedde yaşamayın, temize çekmeye vaktiniz olmayabilir. Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur. Ne gariptir ki halk olarak yüreği kör olana değil de, gözü kör olana acırız. Allah’ım yüreğimizi emanet edebileceğimiz insanlarla karşılaştır bizi.”
Hazret-i Mevlânâ, bir bahar mevsiminde Meram bağlarında dolaşmaktadır. Baharın feyzi ile ağaçlardaki tomurcuklar, yapraklar hâlinde henüz açılmaya başlamıştır. İbret ve hikmet gözüyle bunu seyreden Mevlana, yaprakların çıkışını ten zindanından kurtuluşa benzeterek sesleniyor:
“Ey yaprak! Elbette bir kuvvet buldun da, dalı yarıp çıktın. Ne yaptın da zindandan kurtuldun? Söyle, söyle de bu dünya hapishanesinden kurtulmak için biz de senin yaptığını yapalım.”
Sonra etrafındakilere dönerek şunları söylüyor:
“Yapraklar toprak hapsinden kurtulunca, başlarını kaldırıp rüzgârların eşi-dostu olurlar; rüzgârlarla oynaşırlar.
Yapraklar, daldaki tomurcukları yarıp çıkınca, ağacın tepesine kadar tırmanırlar.
Su ve toprak içinde mahpus bulunan, yani balçığa saplanmış kalmış olan canlarımız da balçıktan kurtulunca neşeli bir hâlde, Hakk’ın aşk ve muhabbet havası içinde, neşeli neşeli oynarlar, ayın on dördü gibi noksansız ve tastamam bir hâle gelirler.
Bağlardaki, bahçelerdeki ölüler, yani ölü gibi olan ağaçlar; tomurcuklarından, köklerinden sürmüşler, canlanmışlar. İbretle bak da, onlara dirilik veren o eşsiz, o tek varlığı anla!
Bak; şu zindandakilerin gözleri her an kapıda…
Müjde verecek biri olmasaydı hiç böyle olur muydu?
Bu ifadeler her meselede özü itibarıyla açacak, yeşertecek ve verimli bir şekilde neticeye ulaştıracak olan tomurcuklara işaret etmektedir.
Şayet fikirler, düşünceler, inançlar, hedefler ve yaşayışı oluşturan bütün davranışlar ve çalışmalar tomurcuklu ise, meyve verecek demektir. Buradan hareketle üstat Necip Fazıl:
“Tomurcuklarının derdinde olmayan ağaç, odundur!” demiştir.
İstiklâl şairi Mehmed Âkif’in mısralarında da göze çarpar. O, bir milletin gelişip de kudretli bir şekilde ilerlemesini bir ağacın çiçeklenmesi olarak izah eder.
Bu ağacın kökü, gövdesi, dalları ve budakları, tamamen milletin mâzî denilen kalbine bağlıdır. Eğer bir topluluk, o ağacın genel manzarası ve mahiyetini ya da çiçeğini beğenmediği için milletin mâzî denilen bağrından onu bir baltayla kesip koparırsa o millet heder olur.
Öyle ki artık gelecekte de o milletin gelişmesi çok zordur. Çünkü meydanda artık yığınlarca odundan ibaret bir kütle kalmış olur.
Selam ve dua ile…